Jacek Lepiarz
Polonya’da Pazar günkü genel seçimlerde yarış Kaczynski ve Donald Tusk’ın partileri arasında geçecek. Ancak hükümetin kurulmasında son sözü küçük partiler söyleyecek.
Polonya’da muhafazakâr Hristiyan Demokrat seçim ittifakı Üçüncü Yol (Trzecia Droga – TD), üç küçük partinin geçen Nisan ayında birleşmesiyle oluşmuştu. Grubun eş başkanı Wladyslaw Kosiniak-Kamysz, “Ya Üçüncü Yol parlamentoya girer ya da Kaczynski’nin PiS’i üçüncü dönemi çantada keklik olarak görür” ifadesini kullanıyor.
Tusk’ın iki koalisyon ortağına ihtiyacı var
Küçük partilerin alacağı oylar, 15 Ekim seçimlerinden sonra hükümeti kimin veya kimlerin kurabileceğini belirleyecek. Ana muhalefet partisi konumunda olan Sivil Platform (PO) seçimlerde, aralarında Yeşillerin de bulunduğu iki küçük gruptan oluşan Sivil Koalisyon (KO) ile işbirliği yapıyor. Üçüncü Yol ve Yeni Sol’un parlamentonun alt kanadında (Sejm) iyi bir sonuç elde etmesi halinde ise Kaczynski, iktidara veda etmek zorunda kalabilir.
Anketlere göre Tusk’ın partisi yüzde 30 civarında görünüyor. Kaczynski liderliğindeki PiS ise farklı anketlerde yüzde 34-37 bandı gidip geliyor. Üçüncü Yol ve Yeni Sol’un her biri de yüzde 10 civarında oy alırsa liberal-muhafazakâr muhalefetin tamamı 460 sandalyeli parlamentoda gerekli 231 vekilliği kazanabilir.
“Üçüncü Yol” mu yoksa üçüncü zafer mi?
Tusk da geçen süre zarfında bunun farkına vardı. İlk başlarda Üçüncü Yol’u kendisinden oy çalabilecek can sıkıcı bir rakip olarak görüyordu. Ancak daha sonra TD ittifakının parlamentoya girmesinin kendisi için yararlı olabileceğini fark etti. Nitekim başkent Varşova’da 1 Ekim’de düzenlenen ‘Bir Milyon Kalp Yürüyüşü’nde, kendisini desteklemek istemeyen seçmenleri Üçüncü Yol’a oy vermeye çağırdı.
Bu durumda Yeni Sol’un alacağı sonuç da bir o kadar önemli olacak. Zira Polonya Sol’u, uzun süredir PO ile yakın işbirliği içinde çalışıyor. Liderlerinden Wlodzimierz Czarzasty ‘Bir Milyon Kalp Yürüyüşü’nde, partisinin seçimden sonra PO ile koalisyona hazır olduğunu söyledi. Katolik Kilisesi’ne yönelik radikal eleştirileri ve kürtaj yasasında geniş kapsamlı bir liberalleşme planlarıyla Yeni Sol, Tusk’u fazla muhafazakâr bulan ve dolasıyla alternatif bir parti arayan seçmenlere hitap ediyor.
Diğer taraftan Jaroslaw Kaczynski de iktidarda kalma çabalarında bir koalisyon ortağına muhtaç olacak gibi görünüyor. Böyle bir senaryoda sadece Konfederacja Wolnosc i Niepodleglosc (Özgürlük ve Bağımsızlık Konfederasyonu) ile olası bir ortaklık söz konusu olabilir. Milliyetçi-özgürlükçü parti, halihazırda parlamentoda temsil ediliyor. Ancak bugüne kadar ülke siyasetinde belirleyici bir rol üstlenmeyi başaramadı. Polonyalı seçmenler, partinin 80 yaşındaki eski lideri Janusz Korwin-Mikke’yi fazla radikal buluyordu. Absürt söylemleriyle dikkat çekmeye çalışan eski başkan, reşit olmayanlarla cinsel ilişkiyi savunması ya da sınırda erkek mültecilere ateş açılması gibi söylemleriyle tartışmalara yol açmıştı.
İktidarı Konfederacja mı belirleyecek?
Ancak 36 yaşındaki ekonomist ve iş insanı Slawomir Mentzen’in geçen yıl partinin liderliğini devralmasından sonra, Konfederacja’ya seçmen desteği artmaya başladı. Mentzen, “Yahudiler, eşcinseller, kürtaj, vergi ve Avrupa Birliği’ne hayır!” gibi daha önceki radikal açıklamalarını “gençlik günahı” olarak nitelendirip önemsizleştirmeye çalışıyor. Konfederacja’nın yeni lideri, sosyal yardımları büyük ölçüde kesmek ve emeklilik sigortasını kaldırmak istiyor. Ayrıca milliyetçi ve Ukrayna karşıtı bir çizgi izliyor.
Konfederacja seçim kampanyasında eleştiri oklarını Tusk ve Kaczynski’ye neredeyse eşit oranda yöneltti. Ancak gözlemciler, seçimden sonra PiS’in olası bir hükümete katılma teklifini Mentzen’in reddetmesine neredeyse kesin gözüyle bakıyor. Bu arada Kaczynski, küçük koalisyon ortaklarını bölme ve parçalama konusunda bir usta olarak görülüyor. Bunu 2005-2007 yılları arasındaki ilk hükümet döneminde bariz bir şekilde kanıtlamıştı.